Translate

30 Eylül 2015 Çarşamba

Türkiye Cumhuriyeti Yalanları -1: Atatürk solcu ve devrimci midir?

 Son dönemlerde, halk arasında çeşitli ayrılıklara düşen fikirler, düşünceler ve inançlar, bazı yeni hareketlere yol açtı. Günümüzde, bunlardan birisi de, Atatürk'e devrimci denmesidir. Atatürk'e devrimci demek bir hakarettir. Bu yazımda, Mustafa Kamâl'in devrimci olup olmadığını terminolojiyle açıklayacağım.

 Önce "devrim" kelimesinin köküne bir bakalım. "Devrim", "devirmek" kelimesinden türeyen bir kelimedir. Yani manası, "yıkmak-kaldırmak-devirmek"dir.

 Devrim, sosyalizmin temelini oluşturur ve sol bir terimdir. Devrim sosyalizmi, sosyalizm de komünizmi oluşturur. Bu yazıda sosyalizm ve komünizme değinmeyeceğim, o yüzden devam edelim.

 Devrimlerin normal süreci olan "hazırlık - sihalı mücadele - yeni rejimin inşası" üçlemesinden Atatürk'ün reformlarında çok bahsedemiyoruz. Teker teker inceleyecek olursak:

Hazırlık:

 Her devrim önce "aydın" kesim tarafından dvrim düşüncesinin tohumunu atmasıyla ortaya çıkar. Ancak Atatürk devriminin hazırlık dönemi Fransız İhtilali'nin hemen ardından ortaya çıkan ulusçuluk şiddetli etkilerde bulunduğu dönemdi. O dönemki bir Türk aydınının Milli Atatürk Devrimi'nin düşünsel hazırlık kesimini hazırlaması mümkün değildi; çünkü bizzat devlete zarar verecekti. "Türklerin bağımsızlığını kazanıp Osmanlı'dan kopması" söz konusu olamazdı, nitekim Osmalı Devleti'nin düşüncesi her ne olursa olsun aslında asli unsurdu. Zira Atatürk Mondros ateşkes antlaşması ardından Osmanlı nazırına gönderdiği telgrafla Mondros'un tehlikelerine dikkat çekmiş, ulusçu akımların Osmanlı'ya vereceği zararı vurgulamıştır. Toplam fayda devrim öncesinde "devrimin" tohumlarını atmaktan türeyemezdi.

 Zira Atatürk'ün politik davranarak kurtuluş savaşı esnasında "saltanatı kurtarmak" söyleminde bulunduğu da gerçektir. Kendisi de nutukta "O dönem milli birliğin bozulmaması için öyle söylemem gerekti" demektedir. O halde "hazırlık" safhasını tamamen unutmalıyız.

Silahlı Mücadele 

 Atatürk devrimi'nin silahlı mücadele safhası da normal devrimlere uymaz. Halk ayaklanmaları ile karakterize edilen ayaklanmalarda halk devlet ile karşı karşıya gelir. Ancak Atatürk devletle karşı karşıya gelmenin yanısıra bir de yedi cihan düşman vardı. Bu yönüyle de Atatürk, diğer devrimlerden ayrılır.

Yeni rejimin inşası 

 İşte diğer marksist devrimlere belki de en çok benzeyen safha budur.

 Harf reformu da, şapka reformu da, köy enstitülerinin kurulması da. Yani köy enstitülerini de halkın ayaklanıp kurmasını, şapka yeniliğini de halkın ayaklanıp yapmasını bekleyemeyiz. Devrim gerçekleştikten sonra eski rejimi ve o rejimin mantalitesine ait ne varsa temizlemek gerekir.

 Bu iş en başta anayasayı (doğal olarak devletin şekliyle beraber) değiştirmektir. Bütün inkılaplar yeni anayasa getirir. Anayasayla beraber alt yasalar, ceza yasaları, yönetmelikler... elbette tamamen değişecektir. Harf kanunu da bunun uzantısıdır.

Atatürk devrimci midir? 

 Kelime anlamı olarak tabii ki değildir. Atatürk için inkılapçı, ya da reformist demek daha doğru olur. Şayet maceracı Che Guevara'a ihtilalci ve devrimci diyebiliriz. Fakat Mustafa Kamâl için bunu demek doğru olmaz. Yıllarca, Mustafa Kamâl'in düşünce sistemini devrimci diyerek tanıtıp, halktan soğuttular... Fakat terminolojiyi doğru kullanmak gerekir.