Translate

14 Haziran 2014 Cumartesi

Gelecek Türkiye'miz (!)

 Selamun Aleyküm.

 Başlığa gelecek olursak, adını "Gelecek Türkiye'miz (!)" yapmamın iki tane sebebi var.


1) Acaba gelecekte Türkiye olur mu?

2) Acaba gelecekte Türkiye gerçekten bizim olur mu?

 Amerika'nın istediği Türkiye: Ne bir gün savaş çıktığında güçsüz devletlere yenilecek kadar zayıf, ne de bir gün savaş çıktığında ABD' yi yenecek kadar güçlü olmaması.


 Peki ya Recep Tayyip Erdoğan?


 Öncelikle şunu belirteyim ki, şu an Recep Tayyip Erdoğan'ı savunmayacağım, ya da birini kötülemeyeceğim.


 Türkiye'yi Amerika'ya satan o mudur? Burada hiç, "Amerika satılmış mıdır, satılacak mıdır?" konusuna falan girmeyeceğim çünkü durumumuzu hepiniz biliyorsunuz. Demiştimya, "Türkiye'yi Amerika'ya satan o mudur?", hayır.


 Erdoğan sadece bir semboldür. Tıpkı, Marksistler'in Karl Marx'ı, ABD'nin George Washington'u, Türkiye'nin Atatürk'ü gibi. Bizim her şeyin arkasında sandığımız, tıpkı bir günah keçisi gibi. Başında Erdoğan'ı biliriz hep. Peki, bu AKP'nin içinde birtek Erdoğan mı var? Hayır kodumun salağı, bunu Cumhurbaşkanı'ndan tutta, Adalet Bakanı'na kadar gider. Ama aklımıza onlar gelmez. Çünkü semboller akılda kalır. Burada hiç monarch zihin kontrolü falan gibi sikimsonik şeylere girmeyeceğim ha.


 Bakın biz hep duyarız: "Türkiye belli bir süreçten geçiyor" diye. Evet, Türkiye belli bir süreçten geçiyor ve bu sürecin altında yatan gizli bir kelime var: Oyalama


 Dinleyin iyi gider ehehehe


 Önceden hedef neydi?

 Referandum.

 Şimdi hedef ne?

 2023.

Peki ne olacak bu koduğumun 2023'ünde? Hiç antlaşmaların, ya da hangi antlaşmalar olduğunun detayına girmeden anlatacağım burayı.


 Biz 2023'te, Mondros da kaybettiğimiz şeyleri geri alacağız. En basitinden Bor Madenleri.


 Adını unuttum o yüzden kesin bir bilgi veremem ama, Marmara Denizi'nde bulunan, dedim adını bilmiyorum ama, özelliği; insanlara mutluluk veriyor ve daha iyi düzenli bir hayat yaşamasını sağlıyor.


 Bunun haricinde daha saymadığım bir sürü maden yataklarımız vb. var.


 İşte biz 2023'te bunları kullanma hakkına sahip olacağız. (!)


 Peki olacak mıyız? Orası muamma.


 Şu an bile yarı Amerikan Mandası iken sizce kullanabilecek miyiz?


 Gelin biraz geriye gidelim.

 "ee konunun başlıı gelecek türkiyemiz üzerinee??" diyen ekşici siktir git.

Buraya düşecek en doğru söz ne biliyor musunuz, Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği:


"Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez!"


 Biraz gidelim geçmişe: E bizim yakın zamanda geçmişimiz yok amına koyayım? Hepsi yüz karası. Darbeleri mi anlatayım ben burada? Sağ-Sol davası yüzünden asılan gençlerimizi mi anlatayım?


 Yukarıdaki anlatışımda anarşist fikre sahip olduğumu çıkarmayın lütfen. Devletin gereksinim olduğunu herkes bilir. Neyse gidelim biz yine de ne var.


 Bu ülkede en büyüm hatamız mı olsun, siyası gerilememiz mi olsun, ipneliğimiz mi olsun: Bu, İsmet

İnönü'dür.

 Hangi yaptığı şerefsizliği sayayım ben? Türkçülük adına yapmış olduğu bir şey zaten beklenemez. Kendisi kürttür zaten.


 Şimdi benim bildiğim, ve araştırdığım kadar yaptıklarını yazayım.


 -12 Adalar (biraz klasik oldu ama en başa bunun gelmesi gerekirdi.)

 -Devlet Daireleri'nde kendi resminin asılmasını istemesi
 -Köylülerden ağaç ve orman vergisi alması (tıpkı çiftçilerden aldığı aşar vergisi gibidir.)
 -Erzincan Depremi sırasında yardım ulaştırmak yerine, kendi heykelinin dikilmesini talep etmesi
 -Türkiye'yi NATO denen illet şeye katması
 -Ezanın Türkçe okutulması
 -Milli Eğitim Bakanlığı'na ABD danışmanları koymak

 Bunlar benim aklımda kalan birkaçı. Daha neler var neler. Bana göre İsmet İnönü, Anıtkabir girişinde tablosu bulunacak kadar bile değersiz biri. Tamamı ile gereksiz.


 Bu yaptıklara baktığımızda, Recep Tayyip Erdoğan onun yanında çok mu şey yapmıştır? Hayır. Tayyip hiçbir şeydir bunun yanında. Nasıl İsmet İnönü, sevenleri için Büyük Şef ise, Erdoğan da AKP'liler için ayndır. Kötülemek bize düşmez ama eleştirmek bize düşer. Gerçi Türkiye'de eleştirmek halka da düşmez.


 Çünkü Türkiye'de halk yok. (!)


 Bundan iki anlam çıkarabiliriz.


1) Halk cahildir.

2) Halk hakları açısından yoktur.
3) Halk gerçekten yoktur. (bu kısım ekşiciler için yazılmıştır.)

 Bana göre halk cahildir. Ama buradan çıkarılması gereken anlam halk hakları açısından yoktur. 


 "Nedir Halk Cahil?"

 Halkımız okumuyor. 10 kişiden 2'si okuyor. Ve o okuyanların da okuduğu kitaplar: aşk-dünya edebiyatı-NewYorkTimesBestSeller kitapları. Ben onu okuyanlara bir şey demiyorum, hatta o tür kitapların da okunması gerekir. Neden? Ufku açar. Ama o tür kitaplar size bilgi vermez. Pek bir şey kazandırmaz. Okuyun derken ben kitaplardan da bahsetmiyorum. Gazete, internet siteleri, sanal kitaplar vb. her yerden okuyun. Hep tarih, ya da hep siyaset okunacak diye bir kural yok. Kötüdür aksine hep siyaset okumak. Şu da var, sağ-sol davası da kalmadı artık, yani geriye dönüp darbe kitapları, 12 Eylül, Deniz Gezmiş gibi alanlarda fazla durmayın. Geleceğe yönelik okuyun, okuyalım. Mesela, ben burada Milliyetçilik Propagandası falan yapmıyorum, ama benim görüşlerim aile çerçevesinde oluşmadı, dini görüşlerimde. Ben kendi okuduklarımla seçtim kendi görüşlerimi. Mesela, okuyan birisi, Atatürk'ü solcu, ya da sağcı diye nitelemez. Ya da, "Atatürk Milliyetçi değildi, onu sadece kullanmıştı" yorumunu yapmaz. Şu an ki konumuz Atatürk ya da devrimcilik, komünizm falan değil, o konuları yeri geldiğince yazacağım.

 Buraya kadar okuyan arkadaşım, kendine bugünden itibaren bir çeki düzen ver, ve kitap okumaya başla. Hatta demiştim, kitapla sınırlı değil. Araştırın. Zaten yaz aylarına girdik, yatmaktan başka işimiz olmaycak çoğunun. Ve, düşünün arkadaşlar. Düşünün çünkü henüz yasaklanmadı.


 Bir sonraki yazı için takipte kalın sikkolar, eleştiri gibi olacak biraz ehehehe.


 Hadi Eyvallah


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder